Türkiye-ABD alakaları, Washington’da Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Başkanlığ’ının ABD Kongresinde düzenlediği panel ile tartışıldı.
“Türkiye-ABD Bağları: Eski İştiraki Güçlendirmek, Yeni Alanlar Aramak” başlıklı panele Güç ve Alışılmış Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Prof. Dr. Gülnur Aybet, Cumhurbaşkanı Güvenlik ve Dış Siyasetler Konseyi Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Kireçci ve Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) dünyadaki faaliyetlerini Türkiye ismine araştıran bağımsız hukuk şirketi Amsterdam&Partners’ın kıdemli ortağı Robert Amsterdam konuşmacı olarak katıldı.
Amsterdam, FETÖ’nün ABD’deki faaliyetlerine ve ABD’nin tavrına değindi.
ABD’Lİ SİYASETÇİLERE FETÖ ELEŞTİRİSİ
FETÖ’ye dair kapsamlı araştırmalar yaptıklarını ve daha evvel örgüt okullarında çalışan ABD’li öğretmenlerle bir ortaya geldiklerini anlatan Amsterdam, örgüt tarafından kelam konusu öğretmenlere uygulanan baskı ve hukuksuzluğun ABD’li yetkililer tarafından görmezden gelindiğini kaydetti.
Amsterdam, şöyle konuştu:
“Rahatlıkla söyleyebilirim ki, Gülen kümesi açıktan faaliyet gösteren en büyük terör örgütüdür. Bu örgüt, idare takımının buyruğuyla altında çalışanlarını manipüle ediyor ve ABD içinde kapsamlı yolsuzluk faaliyetlerinde bulunuyor. Buna karşın ABD, bu örgüte kontratlı okullar üzerinden yılda 750 milyon dolarlık bir fon sağlıyor. ABD’li siyasetçiler de, ABD hukukuna büyük ziyan veren, büyük yolsuzluk faaliyetlerinde bulunan, okullarında antisemitik öğretimler veren Gülen örgütünden bilerek ve isteyerek bağış almaya devam ediyor. Bizler (ABD), FETÖ terör gurubuna yılda 750 milyon dolar para aktarırken, bu salondan kimsenin Türkiye’nin kendi güvenliğini korumak ismine attığı adımları sorgulamaya hakkı yok. Bu örgüt, kelam konusu cürümleri işlemeye ve okul açmaya devam ederken, ABD’li siyasetçiler tüm bunları görmezden geliyor. Zira bağış alıyorlar. FETÖ kapalılığa değer veren bir örgüt olsa da FBI isteseydi bu örgütün işlediği tüm yolsuzluk ve kabahatleri birkaç ay içinde ortaya çıkarırdı lakin üstüne gidilmiyor.”
Bununla bir arada, konuşma sırasında FETÖ’nün ABD’deki yolsuzluk faaliyetlerine ait ayrıntılı bilgiler paylaşan Amsterdam, örgütün kendine ilişkin şirketler üzerinden birbirlerine ihale vererek parayı kendilerinde tuttuklarını ve yeniden örgütün gereksinimleri doğrultusunda harcadıklarını vurguladı.
“GEÇEN YIL DAHA UMUTLUYDUM”
Prof. Dr. Aybet ise ikili münasebetlerinin genel manada güvenlik boyutuna dayandığını lakin son devirde bağların başka boyutlarda da olumlu manada artırılması niyeti olduğunu vurguladı.
İki ülke ortasındaki ilgilerin bir öteki değerli boyutunun da inişli çıkışlı münasebetler periyodundaki kamuoyu olduğunu belirten Aybet, “Geçen yıl 28 Mart’ta ABD Kongresinde birtakım toplantılar yaptım. Artık tekrar buraya geldiğimde, geçen yıl daha umutlu olduğum izlenimine kapıldım.” tabirini kullandı.
Şu anda ABD idaresi içinde Suriye’nin geleceği konusunda baş karışıklığı olduğunu belirten Aybet, “Ancak geçen yıl en azından ABD’nin Suriye’deki siyaseti konusunda az da olsa bir vizyon görüyordum. Artık bir yıl sonra neredeyiz? Şu anda uydurma bir maksat ya da strateji parıltısı bile görmüyorum. Bunun alanda epeyce hayal kırıklığı yaratıcı olduğunu düşünüyorum.” dedi.
SURİYE’DEKİ ORTAK DEVRİYELER
Suriye’nin kuzeydoğusunda yapılan ortak devriyelerin kıymetli olduğunu vurgulayan Aybet, “Türkiye’nin ABD ile ilgilere kıymet vermediğine yönelik izlenimler var. Bunlar hakikat değil.” değerlendirmesinde bulundu.
Aybet, “Bu yıl yaşadığım bir öteki hayal kırıklığı da kimsenin Suriye’de çatışmalar sona erdikten sonraki istikrarın sağlanmasından bahsetmiyor oluşu. Geçen yıl herkes bu mevzuda konuşuyordu.” dedi.
Aybet, Türkiye’nin Suriye konusundaki önceliğinin, Türkiye hududundan PKK/YPG’nin temizlenmesi ve Suriyeli mültecilerin inançlı bir formda ülkelerine geri dönmesi olduğunu vurguladı.
ABD’YE “ENERJİ İŞ BİRLİĞİ” ÇAĞRISI
Enerji ve Alışılmış Kaynaklar Bakan Yardımcısı Bayraktar ise ABD ve Türkiye bağlar kapsamında siyasi ve askeri mevzuların birinci sırada geldiğini lakin bölgedeki stratejik pozisyonu prestijiyle Türkiye ile güç bölümünde işbirliği yapılmasının alakalara olumlu bir ivme kazandıracağını belirtti.
Türkiye’nin güç kesimindeki artan ihtiyaçlarına dikkati çeken Bayraktar, Washington ve Ankara ortasında güç alanında kurulabilecek iş birliğinin değerine vurgu yaparak, şunları söyledi:
“Türkiye, güç bölümünde yüzde 75 oranında dışa bağımlı bir ülkeydi. Kendi güç stratejisini geliştirme gereksinimi hisseden Türkiye, bu alanda çeşitli ıslahatlara gitti. Ülkedeki özel güç ve elektrik şirketleri 2002’de genel ihtiyacın yalnızca yüzde 25’ini tedarik edebiliyorken, bu sayı artık yüzde 75’e çıktı. Petrol ve doğal kaynakların çıkarılması konusundaki faaliyetlere sürat verdi. Bu kapsamda yerli ve yabancı şirketler yapılan ıslahatlara güvenerek 15 yıl içinde neredeyse 60 milyar dolarlık yatırım yaptılar. Buna nazaran, güç alanında Türkiye ve ABD ortasındaki ikili iş birliği mevcut bağlantılarda kıymetli bir rol oynayabilir.”
Bayraktar, ayrıyeten kelam konusu güç ıslahatları kapsamında Doğu Akdeniz’de petrol ve gaz alanında geniş bir araştırma faaliyetlerine girildiğini de belirterek, araştırmaların son süratle ve daima bir formda devam edeceğini tabir etti.
“TÜRKİYE ADETA BİR İSTİKRAR ADASI”
Kireçci de yaptığı konuşmada Türkiye’nin etrafındaki çabucak her ülkenin büyük meselelerle gayret ettiğini anımsatarak, “Tüm bu kaotik komşuları ortasında Türkiye adeta bir istikrar adası pozisyonundadır.” diye konuştu.
Türkiye’nin son yıllarda karşılaştığı büyük zorluklara, terör taarruzlarına ve 15 Temmuz darbe teşebbüsü dahil hükümeti düşürmeye yönelik birçok teşebbüse karşın ayakta durduğuna işaret eden Kireçci, “Tüm bunlara karşın Türkiye’de son derece sağlam ve işleyen bir hükümet mevcuttur.” dedi.