Dünya Sıhhat Örgütü (DSÖ) datalarına nazaran, dünya genelinde görme kusuru olan kişi sayısının 284 milyon olduğunu tabir eden Türk Oftalmoloji Derneği Genel Lideri Prof. Dr. Osman Şevki Arslan, bunların 39 milyonunun ya çok az görebildiğini ya da büsbütün karanlık içinde bulunduğunu söyledi.
Arslan, mevcut körlüklerin yüzde 80’inin tedavi edilebilir olduğunun altını çizerek, “Aslında körlükle gayret etmek mümkün. Görme kusurlarının yüzde 90’ı gelişmekte olan ülkelerde. Bu data, birçok şeyin olanaksızlıktan kaynaklandığını gösteriyor. Görme kusurlarının yüzde 65’i, elli yaş üzerindekilerde görülüyor” diye konuştu.
Dünyada tedavi edilebilir körlük sebeplerinin yaklaşık yarısını, halk ortasında “göze perde inmesi” olarak bilinen kataraktın oluşturduğunu belirten Arslan, kataraktın, göz merceğinin bulanıklaşarak daha az ışık geçirmesi ile oluştuğunu aktardı, “Göz bebeğinin ardında bulunan ve görmeyi sağlayan doğal göz merceğinden kaynaklı hastalıklar içinde en sık katarakt görülüyor. Katarakt, dünyada önlenebilir körlük nedenleri ortasında birinci sırada” dedi.
“İLAÇLA TEDAVİ ŞU AN İÇİN YOK”
Katarakt probleminin ilaç yahut gözlükle tedavi edilemediğini ve hastalığın ilerlemesinin durdurulmasının da mümkün olmadığını lisana getiren Türk Oftalmoloji Derneği Genel Lideri katarakt için tek tedavi yolunun cerrahi olduğuna değinerek şöyle devam etti:
“Günümüzde ‘Fakoemülsifikasyon (FAKO)’ ismi verilen rutin cerrahi teknikle bulanıklaşan mercek, ultrasonik titreşimlerle küçük kesimlere ayrılarak birebir anda emiliyor. Ardından merceğin etrafındaki zarın içine yapay göz içi lens yerleştiriliyor. Hastaların gereksinimlerine bağlı olarak tek odaklı ve çok odaklı lens seçenekleri bulunuyor. Katarakt teşhisi konulanların yüzde 40’ında astigmatik kırma kusuru da bulunuyor. Torik göz içi lens ile kataraktla birlikte astigmat da ortadan kaldırılabiliyor. Katarakt ameliyatı olanların yaklaşık yüzde 38’i, ameliyat sonrası kalan astigmat nedeniyle gözlük takmak zorunda kalıyor. Bu hem sıhhat, hem de ekonomik açıdan büyük bir kayıp yaratıyor.”
“HER İKİ GÖZ KUSURUNDAN KURTULABİLEN HASTA ORANI YÜZDE 3”
Prof. Dr. Arslan, astigmatı da olan katarakt hastalarının yalnızca yüzde 3’ünün tek operasyonla her iki göz kusurundan da kurtulma talihi yakalayabildiğini tabir ederek, “Türkiye’de her iki göz kusuruna da sahip hastaların yalnızca yüzde 3’ünün bu tedavi sistemine ulaşabildiği biliniyor” tabirlerini kullandı.
Torik göz içi lens kullanılmayan hastaların bir öteki operasyon daha geçirmek yahut ömrü boyunca gözlük kullanmak zorunda kaldığını aktaran Dernek Lideri, şu bilgileri verdi:
“Türkiye’de geçen yıl 465 bin katarakt operasyonu gerçekleşti. Astigmatı da bulunan 176 bin 700 operasyondan yalnızca 6 bininde torik göz içi lens kullanıldı. Her iki göz kusurundan kurtulabilen hasta oranı yüzde 3’lerde kaldı. Türkiye’de son on yılda katarakt hastalarının ameliyat edilme oranları yaklaşık on kat artışla 465 bin düzeylerine ulaştı.”
“KATARAKT AMELİYATINDAN SONRA GÖZLERİ OVALAMAKTAN KAÇINILMALI”
Ameliyat sonrasında dikkat edilmesi gerekenler hakkında da ihtarlarda bulunan Arslan, sigarının çok değerli bir etken olduğuna dikkati çekerek, “Çünkü, sigaranın içindeki nikotin, bedenin hudut sisteminde birbirine iletiyi gönderdiği yerleri makus bir biçimde bozuyor. Kanserojen tesiri ve sistemi dejenere tesiri de yüksek. Sigaranın katarakt ameliyatı sonrasında muhakkak kullanılmaması gerekli. Bir değerli faktör travmadan kaçınmaktır. Katarakt ameliyatından sonra gözün ovalanmasından kaçınılmalı. Zira gözün içine yumuşak da olsa sıvı olmayan bir aygıt takılıyor. Ovmak ziyan verebiliyor. Hatta ameliyat olmayan sağlıklı bireylerde bile gözlerin ovalanmasından kaçınılmalı. Zira basınç göze ziyan verebilir.” ihtarında bulundu.
VİDEOb KATARAKT TEDAVİSİNDE AVANTAJ SAĞLAYAN YOL (21.02.2017)