Sanat dünyasından birçok ismin katıldığı Merhaba Hoş Vatanım galasında gösterim öncesi açıklamada bulunan direktör Cengiz Özkarabekir, sinemada Nazım Hikmet Ran ve Ahmet Ümit‘in kesişen hayatları üzerinden gerçek bir kıssa anlattıklarını söyledi. Özkarabekir, “Bu hayatlar üzerinden kültür ve sanatın kurtarıcılığını, güzelleştirici yanını ve biraz da umudu anlatmaya çalıştık. Hasebiyle sinemada bir belgesel tadı var. Kurmaca yapmadık. Sinemanın bir hoş yanı daha var. Zira sineması anlatan Nazım Hikmet ve bu manada da sinemada çok farklı bir anlatım biçimi var” dedi.
“HERKES KENDİ HAYATININ KESİŞTİĞİ BİR FİGÜR BULABİLİR”
Filmde Nazım Hikmet Ran’ı canlandıran Uzman Dikinciler de sinemanın docu drama (yarı belgesel) yanına dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Docu drama, batılıların koyduğu bir kavram aslında, ancak benim anladığım sinemanın yarısı belgeselse yarısı hayattır ve içinde hayat var demektir. Kıymetli olan da seyirci sinemada neyi görmesinden öte bu ülke, bu topraklar ve bu toprakların insanları, uzak ya da yakın geçmişte neler yaşadılar, neler yaşıyorlar ve neler yaşayacaklar. Bunlarla ilgili vakitte bir atlama yapabilirsek, herkes kendi hayatının kesiştiği bir figürü bulabilir. Bu bazen Ahmet Ümit’tir, bazen Nazım Hikmet’tir. Yani herkes zihninde bir seyirci bulacak ve diyecek ki ‘Benden evvel de hayatlar yaşandı ve ben bir hayat yaşıyorum, benden sonra da hayatlar yaşanacak fakat ben yalnızca bir orta halka olmamalıyım. Kendi hayatımdan ve bütün bir hayattan sorumluyum. Bunun için ne yapabilirim.”
“NAZIM HİKMET HALA BİZİM İÇİN VAR”
Dikinciler, öyküde ayrıyeten Nazım Hikmet’i yargılayanların isminin geçmediğini de belirterek, “Nazım Hikmet hala bizim için var. Sanat, edebiyat ve düşünmek kalıyor geriye. Seyirciyi biraz da bu sinemada düşünmek bekliyor aslında” yorumunu yaptı.
“SANAT UZUN HAYATI KISA”
Senaryoyu kaleme alan Ahmet Ümit ise sinemaya dair şu değerlendirmede bulundu: “İki müellifin gerçek hayat öyküsünden yola çıkarak, Türkiye’nin bütün bir yakın tarihini anlatma sineması diyebiliriz. Bu sinemada hakikatler, hakikatlerin anlatımı var ve sinema bu hakikatleri namuslu bir formda anlatıyor. Geri planda ise anlatılan darbelerin bu ülkeye ne kadar ziyan verdiği, demokrasinin kesilmiş, yok edilmiş olması. Türkiye’de gelişmekte olan özgür kanıya yapılan darbeler, özgür niyetin ve sanatın yok edilmesi, sanatkarın üzerindeki baskılar, bütün bunları anlatıyoruz sinemada. Birebir vakitte bunlar içerisinde sanatlarıyla ayakta kalmaya çalışan, sanatlarına umut olarak sarılan iki edebiyatçının öyküsünü anlatıyoruz. Sinemanın bir iletisi varsa o da budur. Sanat uzun, hayat kısa.”
Sinemada Nazım Hikmet Ran’ın eşi Münevver Hanım’ı canlandırdığını lisana getiren Pelin Batu ise, “Münevver, Türk edebiyatında en sevdiğim bayanlardan, ayrıyeten beni her vakit en düşündüren, en hüzünlendiren ve en yaratıcı bayanlardan birisidir. Kendi karakterim haricinde senaryoyu okurken şunu düşündürdü kıssa bana, bizim ülkemizin müellifleri hangi devir olursa olsun daima zorlanmışlar. Dünyada da bu böyledir. Siyasi figürler, baskılar ve darbeler müellifleri sahiden çok zorlamış. Ama onlar edebiyatlarıyla ölümsüzler ve ölümsüz olmaya devam edecekler” diye konuştu.
Serkan Altıntaş da Ahmet Ümit’in gençliğini oynamanın güç olduğunu söyleyerek, şunları anlattı: “Role nitekim çalıştım ve elimden geleni yaptım. Bunun haricinde sineması ben iki devrimci kıssasından daha çok insan kıssası olarak isimlendireceğim. Zira iki insanın yaşadıkları zorlukları, komik anları, aşk kıssalarını ve acılarını anlatıyor sinema. Bence birçok beşere örnek, ümit olabilecek, kendini bulabileceği ve ampül yakabileceği bir sinema olduğunu düşünüyorum.”
Galaya konuk olan İBB Lideri Ekrem İmamoğlu ise sinemanın imece yöntemi kendisi üzere birçok kurum ve kişinin dayanak verdiğini belirterek, “Çok heyecanlı bir akşam yaşıyoruz. Seyirciler çok keyif alacak. Nazım’ı ve Ahmet Ümit’i hissedecekler. Sinemada tıpkı vakitte bence o gün yaşananlardan bugüne dolu dolu bildiriler içinden çıkacak. Herkesin emeğine sağlık” dedi.
Gecede ayrıyeten Ehil Dikinciler ile İmamoğlu, Nazım Hikmet Ran’ın şiirlerini seslendirdi.
Nazım Hikmet Ran’ın Moskova’ya uzanan seyahatinin Ahmet Ümit’in hayatı ve 1980’li yıllarda Moskova’ya gidişi üzerindeki tesirlerini mevzu alan sinema, 1 Kasım’da vizyona girecek.
Moskova, Gaziantep, İstanbul ve Bursa’da sinemanın oyuncu takımında ayrıyeten Berna Laçin, Umut Başkırma, Levent Üzümcü, İskender Bağcılar ve Alper Türedi yer alıyor.
Merhaba Hoş Vatanım’dan yeni fragman