Muhalefetteki Hür Demokrat Parti’nin (FDP), “Okullarda İslam ve Müslüman düşmanlığının önlenmesi” başlıklı soru önergesini yanıtlayan Federal Hükümet, Alman toplumunda İslam hakkında farkındalığın artırılması ve Müslüman düşmanlığı ile gayretin güçlendirilmesi için atılan adımlar hakkında bilgi verdi.
Hükümet, Alman Anayasası uyarınca, okullardaki müfredatının belirlenmesinden eyaletlerin sorumlu olduğuna dikkat çekmekle birlikte, müfredat dışı eğitim inisiyatifleriyle İslam ve Müslüman düşmanlığının önlenmesine katkı sunulduğuna dikkat çekti.
BİR BİRİNCİ: UYUM AĞI
Demokrasi ve çoğulculuğun güçlendirilmesi emeliyle yürütülen “Demokrasiyi yaşamak” isimli projenin desteklendiğine dikkat çeken Alman hükümeti, bir sivil angajman teşebbüsü olan bu proje kapsamında birinci defa İslam ve Müslüman düşmanlığı ile ilgili bir uyum ağı oluşturulacağını açıkladı.
Konuyla ilgili bilgilerin, deneyimli paydaşlardan oluşturulacak bu uyum ağında toplanacağına işaret eden hükümet, kelam konusu merkezin birebir vakitte İslam ve Müslüman düşmanlığına karşı muvaffakiyet sağlayan yaklaşımların federal, eyalet ve lokal kurumlara aktarılmasından da sorumlu olacağını bildirdi.
EĞİTMENLER VE GENÇLER BİLİNÇLENDİRİLİYOR
Hükümet ayrıyeten İslam ve Müslüman düşmanlığı ile ırkçılık mevzularında 17 model projeye mali dayanak sağlandığını da açıkladı. Bu projelerde, İslam ve Müslüman düşmanlığının önlenmesi için yeni fikir ve stratejilerin geliştirilmesine odaklanıldığını aktaran hükümet, bu yolla hem eğitmenlerin hassaslıklarını geliştirmeyi hem de gençleri, İslam ve Müslüman düşmanlığına karşı koyabilmeleri için güçlendirmeyi hedeflediklerine dikkat çekti.
Merkel hükümeti, Federal Politik Eğitim Merkezi’nin (bpb), eğitmenlerin, İslam ve Müslüman düşmanlığı konusunda şuurlu hareket etmelerini sağlayacak yollar hakkında teklifler hazırlamakta olduğunu aktardı. Soru önergesine karşılıkta ayrıyeten hükümetin birebir vakitte gençlerin her türlü dini mobbinge karşı koymaları ve kendilerini koruyabilmelerinin güçlendirilmesi için de 300 okulu kapsayan “Respekt Coaches” isimli inisiyatifin de desteklendiği bilgisini paylaştı. Ayrıyeten bu yolla sınıflardaki müsamahanın güçlendirilmesinin hedeflendiğine vurgu yapıldı.
Irkçılık ve ayrımcılık tecrübelerinin gözler önüne serilmesi, gündeme taşınması, İslam ve Müslüman düşmanlığı ile yüzleşilerek tartışılmasının sağlanması için adımlar atılacağına dikkat çeken hükümet, bpb’nin bu bahislerde pedagojik dökümanlar eşliğinde, internet ve toplumsal medya görüntü içerikleri, oyun ve belgesel sinemaları hazırlamakta olduğuna işaret etti.
İSLAM HAKKINDA BİLİNÇLENDİRME HEDEFİ
Alman hükümeti, bu çalışmalara paralel olarak İslam hakkında farkındalığın arttırılması için eğitim alanında ne cins tedbirler alındığı hakkında da bilgi paylaştı.
Federal Politik Eğitim Merkezi’nin (bpb), 2020 yılında İslam ve İslamcılık hakkında bir dizi makaleyi kitaplaştırılacağını aktaran hükümet, bu yazılarda Almanya’daki Müslümanların farklı hayat stillerine ışık tutulacağını kaydetti.
2020 yılının Mart ayında, İslamcılık ve Müslüman düşmanlığı ile ilgili bir uzmanlar toplantısı yapılacağı bilgisini paylaşan hükümet, bu bağlamda yürütülen dijital eğitim ve “Streetwork-Online” olarak isimlendirilen toplumsal dijital pedagojik takviye gayretlerinin mercek altına alınacağına dikkat çekti. Burada, multiplikatörlerin İslam ve İslamcılık ortasındaki fark hakkında bilinçlendirileceği, Alman toplumundaki Müslüman ömür biçiminin “tabii” ve “normal” olduğuna da vurgu yapılacağı kaydedildi.
Hükümet ayrıyeten Federal İçişleri Bakanlığı teşebbüsüyle bpb tarafından 2012-2013 yıllarında hazırlanan, Almanya’daki Müslümanların gündelik hayatlarına ışık tutan, “Sen neye inanıyorsun? Almanya’da Müslümanlar” isimli standın, farklı eyaletlerin okullarında ve halka açık kamu kuruluşlarında sergilenmeye devam edileceği bilgisini de aktardı.
“GEÇ BİLE KALINDI”
Soru önergesini veren FDP’nin federal parlamentodaki yöneticilerinden Stefan Ruppert, DW Türkçe’ye, “Hükümetin cevapları toplumumuzda yaşanan sorunun farkında olunduğunun ve tahlil bulma isteğinin ispatı niteliğinde” açıklamasında bulundu.
“Federal hükümetin atacağı adımları ve inisiyatiflerinin sonuçlarını büyük bir dikkatle izlemeye devam edeceğiz” diyen Ruppert, Müslümanların on yıllardır Alman toplumunun en büyük azınlıklarından birini oluşturmasına karşın gerekli adımların atılmamasını, “Zaten bu hususta aksiyona geçmekte geç bile kalındı” kelamlarıyla eleştirdi.
“TOPLUMSAL TAHLİL ÜRETİLMELİ”
Ruppert, hükümete verdiği soru önergesinde, Alman toplumunda İslam ve Müslümanlar hakkında büyük bilgi eksikliği olduğuna, bunun önyargılara, hatta İslam düşmanlığına taban hazırladığına dikkat çeken ünlü araştırmacı Kai Hafez’in ihtarlarına işaret etmişti.
FDP’li siyasetçi bu bahiste bilhassa gençlere odaklanılması ve okullarda İslam hakkında bilgilendirme ve bilinçlendirmenin daha faal yapılması gerektiğini savunarak, hükümete şu çağrıyı yapmıştı: “İslam ve Müslüman düşmanlığı, tüm toplumu ilgilendiren ve bu nedenle de toplumsal tahlil üretilmesi gereken bir problemdir.”
ARTIŞ UZMANLARI ENDİŞELENDİRİYOR
Ruppert’in dikkat çektiği siyaset bilimci ve irtibat uzmanı Kai Hafez, Alman halkının yüzde 50’sinden fazlasında İslam düşmanlığı eğilimi olduğu ihtarında bulunmuş, ülkenin Thüringen ve Saksonya üzere kimi bölgelerinde bu eğilimin yüzde 70’lere ulaşabildiğine dikkat çekmişti.
İslam ve Müslümanlara yönelik önyargılar hakkındaki araştırmalarıyla tanınan Kai Hafez, geçen aylarda Die Zeit gazetesine verdiği röportajda bu eğilimin siyasi, toplumsal ve kültürel nedenleri olduğunu tabir ederek, bilhassa sağcı siyasetçilerin yarattığı “şiddet yanlısı” ve “fanatik” İslam algısının halkta endişeye yol açtığına, bunun medyadaki yankısının da bu endişeyi ve Müslümanları reddetme eğilimini pekiştirdiğine işaret etmişti.
Kai Hafez, Almanya’daki eğitim sisteminin İslam ve Müslümanlar hakkında alternatif bilgi kaynağı sunmadığına da dikkat çekerek, bu bilgi eksikliğin önyargıların kabul görmesine yol açtığına işaret etmişti.
HÜKÜMETE “ÖNLEM ALINSIN” ÇAĞRILARI
Almanya’da son periyotta yayınlanan pek çok araştırmada, Müslümanlara ve bilhassa başörtülü bayanlara yönelik nefret aksiyonları ve düşmanlığın arttığına dikkat çekilerek, bunun toplumsal birlikteliği tehdit eder hale gelebileceği ihtarında bulunuluyor ve hükümete tedbir alma daveti yapılıyor.
Almanya’da yaklaşık 4 milyon 500 bin Müslümanın yaşadığı belirtilerek, bu oranın önümüzdeki yıllarda artacağına dikkat çekiliyor. Önde gelen Alman niyet kuruluşlarından Bertelsman Vakfı’nın Temmuz ayında açıkladığı bir araştırma, her iki Almandan birinin İslam’ı tehdit olarak gördüğünü, doğu eyaletlerinde yüzde 30, batıda ise yüzde 16’lık bir kesitin Müslüman komşu istemediğini ortaya koymuştu. Vakfın uzmanları “Bu tıp dışlayıcı tavırlar demokratik siyasi kültürü tehdit edebilir” ihtarında bulunmuştu.