Bağırsak kanseri tedavisinde 5-10 yıl öncesine nazaran çok büyük gelişmeler yaşandığını anlatan Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Kolu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, “Artık bağırsak kanserinin sağ yahut soldan köken almasına nazaran bile tedaviler değişiyor. Örneğin sol tarafta geliştiğinde ras isimli onkogenlerde (kanser geni) mutasyon çoklukla görülmüyor ve bu hastalarda kansere özel antikor tedavisi çok tesirli oluyor. Sağ tarafta gelişenlerde ise kanserin damarlanma yapısı üzerinden tesir eden birtakım ilaçlar hastalık üzerine çok daha fazla tesir gösteriyor” diye konuştu.
Doktor Uğur Coşkun, bağırsak kanseri tedavisinde her hastaya tıpkı tedavi uygulanmadığını, hastaları kümelere ayırdıklarını söz ederek, sağ ve sol tarafta olanların birtakım genetik moleküler özelliklerinin farklı olduğunu lisana getirdi.
“KEMOTERAPİDEN ÇOK DAHA UYGUN SONUÇ ALIYORUZ”
Yine hasta kanser hücreleri üzerinde çalıştıkları birçok onkogen olduğunu aktaran Coşkun, şöyle konuştu:
“Daha evvelden göğüs kanserinde yahut cilt kanserinde kullandığımız kimi ilaçları, hastanın genetik/moleküler olarak uygunluğu varsa bağırsak kanserinde kullanıyoruz ve kemoterapiden çok daha uygun sonuç alıyoruz. Yeniden aşı tedavisi çok değerli. Hasta kanser dokusundaki ‘Mikro Satalite İnstabilite’ (DNA yanlış eşleşme tamir eksikliği) düzeyi dediğimiz durum, bize aşı tedavisinden yarar görecek yahut daha az yarar görecek hasta kümesini belirliyor. Hasebiyle eskisine nazaran çok daha gelişmiş tedavi metotları var. Bunları ekseriyetle kemoterapiyle birlikte de kullanıyoruz. Bu tedavilerle hastaların hayat müddetleri, eskisine nazaran 3-4 kat daha artmış durumda. Hatta birtakım hastalarda bilhassa karaciğere yayılmış olan hastalarda bu tedavilerle yeniden şifaya yakın çok âlâ sonuçlar elde ediyoruz.”
Coşkun, bağırsak kanserinde aşı tedavisi hariç başka akıllı ilaçların birçoğunu kemoterapiyle kullandıklarına dikkati çekerek, “Damar yapısını ve tümörün yayılmasını önlemeye yönelik tedavileri birlikte kullanıyoruz. Bağırsak kanserinde aşı tedavilerini ekseriyetle tek başına kullanıyoruz. Zira kemoterapiyle ikisinin düzenekleri birbirine tezat oluşturabiliyor. Aşı tedavisinde ise buna daha uygun hastaları seçip yarar görecek hasta kümesinde uyguluyoruz. Bağırsak kanserinde bedenin kendi hücrelerinin kanserle savaşmasını artırmaya yönelik tedavilerle çok yeterli sonuçlar alınmaya başlandı.” tabirlerini kullandı.
Özellikle süratli ateşte kızarmış kırmızı etin bağırsak kanseri yapan tesiri oluğuna işaret eden Coşkun, bu tıp beslenme alışkanlığına devam edildiği vakit ikinci bir bağırsak kanseri gelişme riski olduğunu söyledi.
Coşkun, hastaların sık idman yapmaları, alkol tüketmemeleri ve ömür stillerinde değişikliğe gitmeleri gerektiğini kelamlarına ekledi.