Türk bilim insanları, Akdeniz Havzası’nda bulunan Türkiye’nin dünyada küresel iklim değişikliğinden en makûs etkilenecek ülkeler ortasında olduğunu bildirdi.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Siyasetler Merkezi (IPM) İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü ve Halk Sıhhati Uzmanı Dr. Ümit Şahin ile Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi İklim Bilimci Prof. Dr. Levent Kurnaz, iklim değişikliğinin Türkiye’ye tesirlerine ait değerlendirmelerde bulundu.
Şahin, Türkiye’nin iklim değişikliğinden esas kuraklık, akarsu debilerinin azalması, deniz düzeylerinin yükselmesi, sıcak dalgalarının artması, seller ve fırtınalar üzere çok hava olaylarının artması formunda etkileneceğini söyledi.
“Hükümetler Ortası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 2014’te yayımladığı 5’inci Kıymetlendirme Raporu’na nazaran Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası, iklim değişikliğinin olumsuz tesirlerinden en çok ziyan görecek bölgeler ortasında bulunuyor.” diyen Şahin, şöyle devam etti:
“Deniz düzeylerinin yükselmesine bağlı tuzlanma ve kar yağışının azalması aslında ziraî maksatlı tüketim nedeniyle düzeyi azalan yeraltı sularının kullanımını etkileyecek. Bu durum yağışların ve toprak neminin azalması manasına gelen kuraklığın ve çoraklaşmanın yayılmasıyla ziraî besin üretimine olumsuz tesir edecek. Ayrıyeten deniz düzeyindeki yükselmesinin kıyı bölgelerinde yaşayan en az 3 milyon kişiyi direkt etkileyebileceği, su geriliminin artması nedeniyle yüzyıl sonuna kadar nüfusun yüzde 45’inin su kıtlığıyla karşılaşabileceği biliniyor.”
Şahin, sıcak dalgalarının sıklığının ve şiddetinin artmasının bilhassa yaşlı nüfus ve kalp hastaları üzere kırılgan nüfusta oluşan sıhhat problemlerini artıracağını tabir etti.
“İKLİM TEPELERİNİN ÜLKELER İÇİN BİR GETİRİSİ YOK”
Prof. Dr. Levent Kurnaz da dünya ülkelerinin iklim muahedeleri çerçevesinde gruplaştığına, Türkiye’nin bunların içerisinde çok yalnız bir konumda olduğuna değindi.
Türkiye’nin iklim görüşmeleri doruklarına katılan ülkeler ortasında gelişmiş ülkelerden biri olduğunu belirten Kurnaz, “Bunun berbatlığı Türkiye’nin en kıymetli kaygısı iklim değişikliği siyasetini geliştirmek için Yeşil İklim Fonu’ndan takviye alabilmek. Yalnız bu fondan dayanak alan öteki ülkeler Türkiye’nin de buradan hisse almasını istemiyor. Türkiye de ‘Biz oradan hisse almazsak Paris Antlaşmasını imzalamayız’ diyor. Onlar da ‘imzalamazsanız, imzalamayın’ diyor. Şu anda devam eden olay bu.” tabirlerini kullandı.
Kurnaz, iklim tepelerinin ülkeler için bir getirisinin bulunmadığı, büsbütün vakit kaybı olduğu görüşünü aktardı.
İklim konusunda 1992 yılından beri milletlerarası düzlemde konuşulduğunu lisana getiren Kurnaz, o günden bu yana dünyanın her geçen gün daha da berbata gittiğini kaydetti. Lakin çok büyük bir felaket olursa insanların bir şeyler yapmaya başlayacağını aktaran Kurnaz, o vakit da çok geç kalınacağına işaret etti.
Kurnaz, dünyada global iklim değişikliğinin tesirlerinin hissedildiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Türkiye dünyada iklim değişikliğinden en makus etkilenecek ülkeler ortasında. Bizim çok önemli halde bu etkilenebilirliğimizi azaltmamız gerekiyor. Yani ülkemiz açısından temelinde bir Paris Antlaşması’nı imzalamak ya da karbon salınımlarımızı azaltmak değil kıymetli olan bu husustaki etkilenebilirliğimizi azaltmak. Türkiye’de çok önemli kuraklıkla savaştığımız vakitler oluyor, ziraî üretimimizin gitgide yetersiz kalacağı vakitler oluyor, ziraî üretim ihracatımızın azalacağı durumlar oluyor.”