Anadolu Üniversitesi’nde (AÜ) düzenlenen Eskişehir Erasmus Günleri’nde “Türkiye-AB İlişkileri” bahisli konferansta konuşan Kaymakcı, Türkiye’nin öteki ülkelerle karıştırılmaması gerektiğinin altını çizerek, fark yaratan bir ülke olduğunu belirtti.
Öğrencilerin sorularını da yanıtlayan Kaymakcı, “Eğer Türkiye 2003 yılında Avrupa Birliğine alınmış olsaydı, Irak savaşı engellenebilirdi. Şayet Türkiye 2009 Avrupa Birliği üyesi olmuş olsaydı, bugün Suriye bu noktaya gelmezdi. Avrupa Birliği global aktör olmak istiyorsa, Türkiye’ye muhtaçlığı var” tabirlerini kullandı.
Kaymakcı, Türkiye’nin AB ile uzun bir ilgisi bulunduğuna ve bir türlü sonuçlanmadığına dikkati çekerek, “Ümidimiz azalıyor. Aslında ümidimizi azaltmamız anlamsız. Bizim için değerli olan AB’nin bizi üye olarak kabul edip etmeyeceği değil. Bizim Türkiye’yi AB üyelik noktasına getirmemiz. O noktaya gelmiş bir Türkiye’yi ben AB’nin kabul edemeyeceğini düşünmüyorum. O denli bir Türkiye’yi kabul etmeme lüksü yok. Lakin Türkiye’nin de AB’ye girmeme lüksü yok. Zira Türkiye İran değil, Meksika değil. Türkiye Avrupa kıtasının bir parçası” diye konuştu.
AB ile tıpkı pahaların paylaşılmadığı niyetinin yanlış olduğunu söz eden Kaymakcı, kelamlarını şöyle tamamladı:
“Nedir o paylaşılmayan ben çok merak ediyorum. Türkiye Avrupa Kurulunun kurucu üyesidir. Yani 1949’dan beri Avrupa’nın siyasi, insani bedellerini oluşturan protokollerin hazırlayıcısı olan ülkelerden biri. Paylaşılamayan bedel hukukun üstünlüğü mü, demokrasi mi, insan hakları mı? Neyi paylaşmıyoruz? Lakin farklı dinler, farklı inançlar, farklı yemekler, farklı müzikler diyorsanız, bunlar olacak. Bunlar bir zenginliktir. Bir başka soru da Türkiye’nin AB’ye girmesi durumunda bölünme ihtimali. Avrupa Birliği üyesi olup da bölünen hiçbir ülke yok. Ancak AB’den çıkarken bölünme riskine girmiş ülkeler var. Birleşik Krallık AB’den çıkmaya çalışıyor. Çıkamıyor. Niçin? Bölünme korkusu. Türkiye’nin AB’ye üye olması halinde birliği ve bütünlüğü güçlenir.”
YPG/PKK’nın, ABD takviyesini almak için ulusal çıkarlardan vazgeçtiğini belirten Mikdad, “(YPG/PKK) Kendisini Suriye’ye düşman ABD ve Siyonist güçlerin kucağına attı. Bu kümeler, Türkiye’nin ataklarından sorumludur” sözünü kullandı.
Terör örgütü YPG/PKK’nın paravanı SDG’nin kelamda kumandanı Şahin Cilo, 8 Ekim’de Barış Pınarı Harekatı’nın başlamasına saatler kala Türkiye’ye karşı savaşmak için rejim ile paydaşlık yapmayı düşündüklerini söylemişti.