Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamaya nazaran, Sözcü Burcu, 25 Temmuz’da kabul edilen BMGK kararı ile Kıbrıs’ta konuşlu Birleşmiş Milletler Barış Gücü Misyonu’nun (BMBG) misyon yönergesinin 6 aylık mühlet için yenilendiğini hatırlattı.
Burcu, “Söz konusu karar daha evvelki misal nitelikteki kararlarda olduğu üzere taraflara istikrarlı davranmak ismine süreçlerde yaşanan gerçekleri tam olarak yansıtmamaktadır. Her vakit yapan ve yaratıcı bir tavır sergileyen Kıbrıs Türk tarafına bu biçimde haksızlık yapılmaktadır.” sözlerini kullandı.
Bütün ihtarlara karşın Rum tarafının inatla tek taraflı olarak sürdürdüğü hidrokarbon faaliyetlerinin tehlikeli gerginliklere yol açmakta olduğunu kaydeden Burcu, tansiyonun düşürülmesi ve hakkaniyete dayalı yeni bir iş birliği ortamının yaratılması hedefiyle KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı‘nın Rum tarafına ortak bir komite ve fon kurulması tarafında kapsamlı bir teklifte bulunduğunu tabir etti.
Burcu açıklamasında, 13 Temmuz 2019’da yapılan bu kıymetli önerinin BMGK tarafından görmezden gelinmemesi gerektiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bunun ötesinde kararda Rum tarafını resmi hükümet olarak tanımaktan kaynaklanan ve bizim tarafımızdan benimsenmesi olanaksız sözlere de yer verildiği görülmektedir. İlgili BMGK kararlarında, genel ve klâsik tavır bu olsa da Cumhurbaşkanımızın temsil ettiği Kıbrıs Türk tarafının tezleri ve telaffuzlarını haklı çıkartan sözlere de yer verilmesinden memnuniyet duymaktayız.”
“AKINCI’NIN VURGULADIĞI SİYASAL EŞİTLİĞİN KIYMETİNE KARARDA VURGU YAPILMAKTADIR”
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın her vakit altını çizdiği siyasal eşitliğin kıymetine kararda güçlü vurgu yapıldığına dikkati çeken Burcu, şunları kaydetti:
“Siyasal eşitlik ve kararlara faal iştirakle ilgili Kıbrıs Türk tezlerini doğrulayan BMGK’nin 1991 yılında aldığı 716 sayılı karara da ayrıyeten özel olarak atıfta bulunulmakta ve bu formda siyasal eşitliğin ve kararlara aktif iştirakin vazgeçilmezliği anımsatılmaktadır. BMGK’nin 25 Temmuz 2019 tarihinde aldığı bu karar, Crans Montana Konferansı sonrasından itibaren siyasal eşitlik ve kararlara aktif iştirak prensibini inkara kalkışarak BM Genel Sekreteri Antonio Guterres‘in Kıbrıs için görevlendirdiği süreksiz Özel Danışmanı Jane Holl Lute’nin çabasını çıkmaza sokan Rum tarafına önemli bir ihtar niteliğindedir.”
Akıncı’nın öncelikle ilgili bütün tarafların tıpkı amaç doğrultusunda olup olmadıklarının tespit edilmesi gerektiğini söylediğini aktaran Burcu, ayrıca Cumhurbaşkanı’nın müzakereler tekrar başlayacaksa bunun geçmişte olduğu üzere ucu açık olamayacağına lakin tahlil odaklı ve vakit tahditli olarak ele alınabileceğine sıkça vurgu yapmakta olduğuna dikkati çekti.
Sözcü Burcu, “Bu gayeyle hazırlanması beklenen misyon tariflerinin da geçmiş mutabakatları, 11 Şubat Ortak Açıklama Evrakını ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Antonio Guterres’in Crans Montana’da taraflara 30 Haziran 2017 tarihinde sunduğu çerçeveyi çarpıtılmadan içermelidir. Kıbrıs Türk tarafını temsil eden Cumhurbaşkanımızın değerlendirmelerine paralel sözlerin kararda yer aldığını görmekten memnuniyet duymaktayız.” sözlerini kullandı.
“KARARIN TARAFLAR ORTASINDA İŞ BİRLİĞİNE ATIFTA BULUNMASI ÖNEMLİDİR”
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın adil, kalıcı ve kapsamlı bir tahlil maksadından kopmadan hem bu maksada hem de her iki toplumun hayatlarını kolaylaştırmak için tarafların iş birliği kapsamında İtimat Artırıcı Tedbirlere çok özel bir kıymet atfetmekte olduğunu anımsatan Burcu, bunun için her vakit yaratıcı teklifler sunarak bu doğrultuda kararların alınmasını sağladığını da söz etti.
Sözcü Burcu, şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanı alınan bu kararların uygulamada en âlâ biçimde ömür bulması için büyük bir uğraşı vermiştir ve vermeye devam etmektedir. Kararın tıpkı anlayış ve misal bir ifadelendirmeyle İtimat Artırıcı Tedbirlere ve taraflar ortasında iş birliğine atıfta bulunması değerlidir. Karardaki bu olumlu ifadelendirmelere karşın BMGK’nin 8 Mart 1964 tarihinde aldığı 186 numaralı karara istinaden Güney Kıbrıs Rum İdaresi’ni adamızdaki tek yasal hükümet olarak tanınmasının bahtsız bir tezahürü olarak Kıbrıs Türk tarafını yok sayması ve sırf Rum tarafının isteğini alması ve bunu 55 yıldır bu formda sürdürmesi hakkaniyete dayanmayan kabul edilemez bir durumdur. Belirtmek isteriz ki Kıbrıs Türk tarafı BMGK kararında da daveti yapıldığı üzere vakit kaybetmeden Kıbrıs’ta siyasi eşitliğe dayalı adil bir tahlil ve yeni itimat yaratıcı tedbirlerin de yaşama geçebilmesi doğrultusunda düzgün niyet ve yapan bir tavırla çalışmaya devam edecektir.”