100 yılı aşkın bu müddet zarfında olağan dokuların hangi dozlarda ziyan görebileceği ve tümörün hangi dozda yok olabileceği, kemoterapi ile birlikte nasıl tesir ettiğine ait değerli adımlar atıldığını söyleyen Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Doç. Dr. Dilek Ünal, radyoterapi aygıtlarının da teknolojideki gelişmelere paralel olarak geliştiğini belirterek şöyle konuştu:
“Gerçekten artık çok inançlı ve hassas tedaviler yapmaya başladık. Bilim bize her evrede yardımcı ve daima bizim yanımızda. Her gün yeni bir şeyler öğrenerek tedavilerimizi yapıyoruz.”
Radyoterapiden korkulmaması gerektiğini söyleyen Ünal, “Tamamlayıcı tıbbı da asıl tedavi olarak asla düşünemeyiz. Tamamlayıcı tedaviler hakikat kullanıldığında bizim tedavilerimize takviye olabilir. Öte yandan biz bu tamamlayıcı tedavileri asıl tedavilerimiz yerine koyarsak büyük yanlış yapmış oluruz. Bu yanlış, hastalığın denetimsizce büyümesine tahminen de tedavi talihimizi kaybetmemize neden olabilir” dedi.
Hastaların radyasyon onkologlarına en çok “Çocuğumu, torununu kucağıma alabilir miyim?”, “Tedavi sırasında canım çok acıyacak mı?” biçiminde sorular sorduğuna dikkati çeken Ünal, radyoterapi sırasında ağrı hissedilmediğini ve radyoterapi sonrasında etrafa radyasyon yayılmadığını tabir etti.