Tatilde deniz, ırmak ve göl kenarlarında yaşayan canlılarından kaynaklı alerjik reaksiyonlar hakkında bilgi veren Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Lideri Prof. Dr. Bülent Şekerel, göl ve ırmak üzere tatlı su kaynaklarının kenarlarında yaşayan gözle görülemeyecek küçük parazitlerin alerjik döküntülere neden olduğuna dikkat çekti.
Parazitlerin çoğunlukla kuş ve yumuşakçalar aracılığıyla dingin sulara taşındığını kaydeden Doktor Bülent Şekerel, “Yüzme esnasında yahut sonrasında ciltte oluşan iğnelenme, kızarıklık ve kaşıntı bu alerjilerin tipik belirtileridir. Parazitler cilde girerek tepkisi başlatır ve bazen bu tepkiler yüzmenin olduğu andan itibaren birkaç gün sonra da başlayabilir” ifadelerini kullandı.
“PROFESYONEL YARDIM ALMAK GEREKEBİLİR”
Dernek Lideri, denizde karşılaşılabilecek bir öbür alerji tipinin de denizanası alerjisi olduğunu, dünyada 2 bine yakın denizanası tipi bulunduğunu, bunların yaklaşık 70 kadarının hayatı tehdit eden alerjilere yol açabildiğini anlattı.
Denizanalarının bir kısmının cilt yanığını andıran tepki ile yaz tatilini bir anda keyifsiz hale getirebileceğini belirten Uzman, şu bilgileri paylaştı:
“Denizanalarının gövde kenar ve uzantılarında bulunan dokungaçlar avlanmada kullandıkları kimi toksik hususlar içerir. Bu dokungaçlar temas ile kolaylıkla patlayan baloncuklar formundadır ve ciltte toksik hususların teması ile alerjik tepkileri tetikler. Bu türlü bir durumla karşılaşıldığında o bölgenin ovuşturulmadan bol su ile yıkanması, oluşan ağrı, acı, yanma ve kaşınmayı azaltacak ağızdan yahut lokal birtakım ilaçların kullanılması gerekir. Denizanası ile ağır temas sonucunda bulantı, kusma, ateş, halsizlik üzere sistemik belirtiler de görülebilir ki bu durumda kesinlikle profesyonel bir yardım almak gerekir. Denize girilen bölgede denizanalarının varlığını denetim etmek kolay lakin işe fayda bir formül.”
ÇARPAN BALIKTA ALERJİ TESİRİ GÖRÜLÜYOR
Prof. Dr. Şekerel, deniz canlılarının savunma sistemleri sırasında gösterdikleri tepkinin bireylerde alerji üzere rahatsızlıklara sebep olacağını belirterek, çarpan balık alerjisi ismi verilen bu alerji cinsine ait şahısların kolay tedbirler ile korunabileceklerini söyledi.
Çarpan balık olarak trakon, lipsoz, iskorbit, vatoz üzere çeşitli balıklar bulunduğunu aktaran Şekerel, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Bu balıklar baş, kuyruk yahut yüzgeç bölgelerinde toksik hususlar içeren iğneler taşır. İğnenin batması ile derinin o bölgesinde saniyeler içinde başlayan ve günlerce süren şiddetli ağrı, kızarıklık, şişlik, sıcaklık, kaşıntı biçiminde bir tepki oluşur. Ağrı kesici ve alerji tedavisinde kullanılan ilaçlar hafif tepkileri denetim altına alırken şiddetli tepki durumunda kesinlikle tabibe gidilmesi gerekir. Denizanaları, çarpan balık cinsleri ile temas sonrasında oluşabilecek alerjilere karşı tedbir alınmadığında, deniz canlıları tatilinize kabusa dönüştürebilir.”
“GECE DENİZE GİRERKEN DENİZ AYAKKABISI GİYİN”
Alerjiye neden olan deniz canlıların çoğunlukla üzerlerini kum ile örterek saklandıklarını ve avlarını beklediklerini söz eden Dernek Lideri, bu canlıların havanın aydınlık olduğu saatlerde derin sularda bulunurken, gece ve sabahın erken saatlerinde avlanmak için suların sığ olduğu kıyılara yaklaştığını lisana getirdi.
Dr. Şekerel, gece denize girmek isteyen tatilcilere deniz ayakkabıları giymeleri teklifinde bulundu.